Op. Dr. Haşim Furkan Güllü

Kolon Kanserinin Tedavisi Nedir?

Kolon kanseri tedavisi için ilk etapta evreleme önemlidir. Tedavinin düzenlenmesi ve hastalığın seyrinin belirlenmesi açısından hastalarımıza evreleme yaparız. Bu yüzden de kolon kanseri tanısı koyduğumuz hastalara karın ve göğüs tomografisi çekeriz. 1. ve 2. derece erken kalın bağırsak kanserlerinde hastalarımız çoğunlukla sadece ameliyat yoluyla kanserden kurtulabilmektedir. Ama daha ileri evre kolon kanseri hastalarımız maalesef kemoterapi almak zorunda kalabilmektedir. Bunlardan farklı olarak kalın bağırsağın son kısmının yani rektumun kanserlerinde radyoterapiden de faydalanmaktayız. Çünkü rektum pelvis dediğimiz leğen kemiği içinde, diğer bağırsaklara göre nispeten daha hareketsiz durmaktadır. İşte bu yüzden rektum kanserinde radyoterapi dediğimiz ışın tedavisi de yararlı olmaktadır.

Kolon kanserlerinin cerrahi tedavisinde hem açık hem de laparoskopik yani kapalı ameliyat seçenekleri mevcuttur. İki yöntemin birbirine onkolojik başarı olarak üstünlüğü yoktur. Yani iki yöntemin kanser cerrahisi başarısı aynıdır. Ancak bunun yanında kapalı ameliyatın açık ameliyata göre birçok üstünlüğü mevcuttur. Ameliyat sonrası yara yeri enfeksiyonu, akciğer komplikasyonları ve ağrı kapalı ameliyatlarda çok daha az görülmektedir. Yine kapalı ameliyat olan hastalarımız günlük hayatına daha erken dönebilmektedir.

Günümüzdeki etkin kemoterapilerle beraber, ileri evre metastaz yapmış kanser vakalarında bile önce kemoterapi ile hastalığın evresi geriletildikten sonra hastamıza cerrahi şansı verebilmekteyiz.

Kolon kanserini yendikten sonra en önemli dikkat etmemiz gereken şey onkolojik takiplerdir. Ameliyat sonrası tedavinin bitmiş olması takibin de bittiği anlamına gelmez. Onkoloji uzmanları hastalarımızı belli aralıklarla takip ederler. En az beş yıl kadar bu takipler sürmektedir. Bu takipler ihmal edilirse hastalığın nüks riski artar ve hastalık tekrar ilerleyebilir. Hareketsizlik, obezite ve kötü beslenmenin kolon kanseri yaptığını ifade etmiştik. Yine kolon kanserinden kurtulmuş hastalarımızın da nüks riskini azaltmak için bu prensiplere dikkat etmesi gerekmektedir.